ABD’nin başkenti Washington’da Beyaz Saray’a yakın bir bölgede görev yapan iki Ulusal Muhafız askerinin hedef alınarak vurulmasının ardından, saldırı “terör eylemi” olarak nitelendirildi ve kurumun yapısı ile işleyişi yeniden ülke gündeminde yer aldı. FBI Direktörü Kash Patel olayın bir “ulusal güvenlik meselesi” olduğunu açıklarken, Washington Belediye Başkanı Muriel Bowser saldırıyı “hedef gözetilerek yapılmış bir saldırı” olarak tanımladı. ABD Başkanı Donald Trump ise saldırıyı “nefret dolu bir eylem” olarak değerlendirerek Pentagon’a Washington’a ek 500 Ulusal Muhafız sevk etme talimatı verdi.
Olay, kuruluşu 17. yüzyılda koloni dönemi milis örgütlenmelerine dayanan Ulusal Muhafızların tarihi rolünü yeniden tartışmaya açtı. Resmi kuruluş günü 13 Aralık olarak kabul edilen Ulusal Muhafızlar, “barışta sivil, savaşta asker” anlayışıyla görev yapıyor. Bu birlikler, 1775’te kurulan ABD Ordusundan daha eski kabul ediliyor ve 1903 tarihli Milis Yasası ile bugünkü düzenli yapısına kavuştu.
Kara Ulusal Muhafızları (ARNG) ve Hava Ulusal Muhafızları (ANG) olarak iki ayrı bölümden oluşan birlikler, hem eyaletlerin hem de federal yönetimin yedek askeri gücü niteliğinde. Federal görevlerde ABD Başkanı başkomutan olarak yetkiye sahipken, birlikler Pentagon’a bağlı Ulusal Muhafız Bürosu tarafından yönetiliyor.
Yaklaşık 430 bin personeli bulunan Ulusal Muhafızlar, bütçesi büyük ölçüde federal hükümet tarafından karşılanan ve afet yardımı, sınır güvenliği, askeri destek ve kolluk kuvvetlerine takviye gibi görevlerde rol alan bir yapı. Son yıllarda Ukrayna ve Orta Doğu dahil olmak üzere kritik dış operasyonlarda da görevlendirildiler.
Ulusal Muhafızların görevlendirilmesi çoğunlukla eyalet valilerinin onayıyla gerçekleşse de bazı istisnai durumlarda ABD Başkanları valilik onayı olmadan birlikleri federal göreve çağırabiliyor. Donald Trump’ın bu yıl haziran ayında Los Angeles’taki protestolar nedeniyle valilik onayı olmaksızın yaklaşık 4 bin muhafızı görevlendirmesi, 60 yıl sonra bir ilk olarak kayıtlara geçti.
Ulusal Muhafızlar bugüne kadar 1992 Los Angeles ayaklanmaları, 2005 Katrina Kasırgası ve 2020 George Floyd protestoları gibi kritik dönemlerde geniş çaplı olarak görevlendirilmişti.
Washington’daki son saldırı ise, bu tarihi kurumun güvenlik içindeki rolünü, ülke içi ve dışı operasyonlardaki önemini ve yönetim yapısının geleceğini yeniden tartışma konusu haline getirdi.