Gündem

Gazze’de Kara Saldırıları Sonrası Zorunlu Göç Sürüyor

İsrail ordusunun hava bombardımanlarının ardından başlattığı kara saldırıları nedeniyle Gazze kentinde yaşayan Filistinliler, zor koşullar altında güney bölgelere göç etmeyi sürdürüyor.

Gazze Şeridi’ndeki Filistinliler, dünyanın gözü önünde 77 yıl sonra yeniden “Büyük Felaketi” (Nekbe) yaşıyor. 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail saldırıları nedeniyle yaklaşık 360 kilometrelik dar bölge içinde milyonlarca kişi defalarca yerinden edildi.

İsrail ordusunun sözde “tahliye emirleri”, katliamlar ve açlık nedeniyle zaten zor durumda olan Filistinlilerin yaşamını daha da ağırlaştırıyor. Gazze’nin yüzde 88’i işgal altında ve sözde tahliye kararlarına tabi. Bu durum, yaklaşık 2,3 milyon Filistinlinin daracık bir alana sıkıştırılmasına yol açıyor.

Son dönemde saldırılar Gazze kentine yoğunlaşırken, 15 Eylül’den itibaren kara harekâtı da başlatıldı. Yaklaşık 1 milyon Filistinlinin sığındığı Gazze kentinde siviller yeniden göçe zorlanıyor. Yardımların kısıtlanması, sivilleri hayatları ile toprakları arasında seçim yapmaya itiyor.

Bir kısmı yanına alabildiği birkaç eşyayla göçe çıkan Filistinlilerden araç bulamayanlar, yaralı, hasta, yaşlı ve çocuklarla birlikte 20 kilometrelik yolu yaya kat etmeye çalışıyor. Tekerlekli sandalyeyle ilerleyenler, koltuk değnekleriyle yürüyenler ve küçük eşyaları taşıyan çocuklar göçün zorluğunu gözler önüne seriyor.

İsrail, geçen ay başlayan saldırılardan bu yana yaklaşık 400 bin kişinin güneye geçtiğini iddia ediyor. Yerel kaynaklara göre ise Gazze kentinde hâlen 1 milyona yakın insan kıtlık ve bombardıman altında hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Gazze’nin kuzeyinden sürülen sivillerin tek seçeneği orta bölgelere göç etmek. Ancak Gazze Şeridi’nin yüzde 88’inin işgal ya da tahliye kapsamında olması nedeniyle Filistinliler altyapısı olmayan, çadır kurmaya dahi yer bulunmayan bölgelere sıkıştırılıyor. Buna rağmen İsrail, orta kesimlerde de saldırılarını sürdürüyor.

Birleşmiş Milletler, Gazze’de güvenli bir yer kalmadığını sık sık vurgulayarak insani krizin derinliğine dikkat çekiyor.