Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerden 206 eski büyükelçi, 29-30 Ağustos tarihlerinde yapılacak “Gymnich” formatlı AB Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı öncesinde ortak bir mektup yayımladı.
AB kurumları ve 27 üye ülkenin liderlerine hitaben kaleme alınan mektupta, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de uluslararası hukuku ihlal ettiği, AB’nin bu ihlallere karşı sessiz kalmasının ise “ahlaki ve siyasi bir başarısızlık” anlamına geldiği vurgulandı.
Mektupta, özellikle Gazze’deki insani krize dikkat çekilerek, İsrail hükümetinin yaklaşık bir milyon Filistinliyi Gazze Şeridi ve çevresinden güneye zorla göç ettirdiği, ardından da üçüncü ülkelere toplu sürgün planını devreye soktuğu belirtildi.
Birleşmiş Milletler (BM) destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması’nın (IPC) 22 Ağustos’ta yayımladığı verilere atıf yapılan mektupta, Gazze’nin güneyinde “insan eliyle oluşturulmuş bir kıtlık” yaşandığı, yaklaşık 500 bin kişinin açlık, yoksulluk ve ölüm riskiyle karşı karşıya olduğu, 132 bin çocuğun ise ciddi yetersiz beslenme tehlikesi altında bulunduğu ifade edildi.
Ayrıca mektupta, 28 Temmuz’dan bu yana 2 bin 600’den fazla Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 12 binden fazla kişinin yaralandığı, 60’tan fazla çocuğun açlık nedeniyle hayatını kaybettiği, İsrail’in BM’ye bağlı UNRWA ile 100’ün üzerinde uluslararası sivil toplum kuruluşunun (STK) yardım ulaştırmasını engellediği, 200’den fazla yerel gazetecinin öldürüldüğü ve uluslararası basın mensuplarının Gazze’ye erişimine izin verilmediği bilgilerine yer verildi. E1 bölgesinde onaylanan 3 bin 400 yeni yasa dışı yerleşim biriminin de iki devletli çözümü baltalamaya yönelik açık bir girişim olduğu kaydedildi.
Gazze’ye insani erişim ve yeniden inşa çağrısı
Gazze’deki insani krizin derinleştiği vurgulanan mektupta, AB ülkelerine bölgeye engelsiz insani yardım ulaştırılması için diplomatik baskı yapma çağrısı yapıldı. İsrail’in 2 Mart’tan bu yana UNRWA ve çok sayıda uluslararası STK’nin yardım faaliyetlerini engellediği, bunun yerine silahlı gruplar üzerinden yapılan dağıtımın sivillerin güvenliğini tehlikeye attığı belirtildi.
Ayrıca açlıkla mücadele eden yüz binlerce sivilin temel ihtiyaçlara ulaşamadığına dikkat çekilerek, AB öncülüğünde Gazze’nin yeniden inşasına yönelik bağımsız ve şeffaf bir girişim başlatılması gerektiği ifade edildi.
Mektupta, Filistin Devleti’nin resmen tanınmasının bölgede kalıcı barış ve iki devletli çözüm için kritik bir adım olduğu vurgulandı. İsrail’in yerleşim politikaları ve ilhak girişimlerinin iki devletli çözümü imkânsız hale getirdiği belirtilerek, Filistin’in uluslararası toplum tarafından tanınmasının bu süreci güçlendireceği kaydedildi. AB üyesi ülkelerin, tek tek ya da birlikte hareket ederek Filistin’i tanımasının hem hukuki bir sorumluluk hem de Avrupa kamuoyunun beklentisi olduğuna dikkat çekildi.
Eski büyükelçiler, AB ülkelerine İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’daki uluslararası hukuku ihlal eden uygulamalarına karşı 9 maddelik bir eylem planı sundu. Bu kapsamda, üye ülkelerin ulusal mevzuatları çerçevesinde İsrail’e yönelik tüm silah ihracat lisanslarını askıya almaları veya iptal etmeleri istendi.
Ayrıca, AB destekli “Horizon Europe” (Ufuk Avrupa) gibi araştırma programlarında, uluslararası hukuka aykırı eylemleri desteklediğine dair delil bulunan İsrail kurumlarıyla işbirliğinin sonlandırılması, kamu üniversiteleri ve araştırma kurumlarının da savaş suçu işlemekle suçlanan İsrail kurumlarıyla tüm işbirliklerini bitirmesi çağrısı yapıldı.
Mektupta, insan hakları ihlalleri ve terörle mücadele yasaları kapsamında İsrailli yetkililere vize yasağı, mal varlıklarının dondurulması gibi yaptırımlar uygulanması önerildi. Yasa dışı yerleşimlerle bağlantılı mal ve hizmetlerin ticaretine ulusal düzeyde ithalat yasakları getirilmesi gerektiği ifade edildi.
Ayrıca işgal altındaki Filistin topraklarındaki yasa dışı yerleşimlerle ilişkili şirketlerin kamu ihalelerinden ve devlet yatırımlarından dışlanması, İsrail’e silah ve mühimmat taşıyan gemi ve uçakların Avrupa limanlarını ve hava sahasını kullanmalarının engellenmesi talep edildi.
Üye ülkelerin, savaş suçu şüphelilerini topraklarına giriş yaptıklarında yargılamaları gerektiği vurgulanan mektupta, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ile işbirliği yükümlülüğünün de altı çizildi. Son olarak, Avrupa’daki veri merkezleri ve dijital platformların, İsrail hükümetine veya İsrailli şirketlere ait Gazze ve işgal altındaki topraklarla ilgili verileri alması, saklaması ya da işlemesinin yasaklanması istendi.