Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 21. Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nın ardından basına açıklamalarda bulundu.

Türkiye’nin önemli bir buluşmaya başkanlık ettiğini belirten Fidan, “Gazze'deki artık dayanılmaz boyuta ulaşan açlık nedeniyle konseyi olağanüstü toplantıya çağırdık ve rekor bir katılımla da toplantımızı gerçekleştirdik. Hem buradaki katılımcıların kapalı oturumda yaptığı beyanlar, daha sonra ikili görüşmelerde ele alınan konular aslında Gazze meselesini, Filistin meselesini çözmede İslam ülkelerinin kararlılığını, fikir birliğini, güç birliğini daha da ileri taşıma noktasında önemli bir aşama oldu” dedi.

Toplantının, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) eylül ayında yapılacak BM Genel Kurulu oturumları öncesine denk getirildiğini hatırlatan Fidan, “Genel Kurul haftasına giderken, İslam ülkelerinin tek ses olarak, tek fikir olarak, tek yumruk olarak Filistin meselesinde pozisyon alması, aralarındaki fikir ayrıntılarını izah etmeleri, tek görüş oluşturmaları ve uluslararası topluma bu davanın taşıyıcısı olarak da yeni teklifleri sunması bizim için önemliydi” ifadelerini kullandı.

Uluslararası diplomasinin detaylarına işaret eden Fidan, ülkelerin nereye kadar adım atabileceklerinin belirleyici olduğuna dikkat çekti. “Bizim kapalı oturumda, bugün çok detaylı tartıştığımız ve nihayetinde gerçekten muhtevası çok yüksek, etkisi de inşallah yüksek olacak bir karar kabul edildi bütün ülkeler tarafından. Bu kararın hazırlanmasında da yoğun emek oldu” dedi.

Bakanlık personelinin yoğun gayretine değinen Fidan, Türkiye’nin sunduğu perspektifin müttefik ülkeler tarafından da kabul gördüğünü söyledi.

“Özet itibarıyla aslında geldiğimiz nokta şu, artık sözün bittiği yerdeyiz. Filistin meselesinde, Gazze meselesinde, insanlığın sınavı tamamıyla kaybettiği bir noktadayız. Bütün dışişleri bakanları bunun farkındalar, artık diplomasinin araçlarını kullanarak geleceğimiz noktanın sonuna ulaşmış oluyoruz. Artık bundan sonra daha farklı aksiyonların, tedbirlerin alınması, uluslararası toplumların daha fazla bir reaksiyon göstermesi gerekiyor. Çünkü sistem burada tamamıyla iflas etmiş durumda, konu Filistin olunca, konu Gazze olunca. Şüphesiz Gazze meselesindeki acıyı durdurmanın en kestirme yolu şu aşamada devam eden müzakere süreçlerinde bir netice çıkması” ifadelerini kullandı.

İzmir’de Restoran Kavgası: Müşteri Silahla Vurularak Hayatını Kaybetti
İzmir’de Restoran Kavgası: Müşteri Silahla Vurularak Hayatını Kaybetti
İçeriği Görüntüle

Netanyahu’nun mevcut politikalarına işaret eden Fidan, bunun anlaşma arayışından çok zaman kazanma ve askeri hedefleri ilerletme üzerine kurulu bir strateji olduğunu söyledi. İsrail ile doğrudan ilişkisi bulunmayan İslam ülkelerinin pratikte etkisinin sınırlı kaldığını vurgulayan Fidan, “Dolayısıyla İsrail'i daha çok ticari olarak, siyasi olarak, askeri olarak destekleyen ülkelerin bu noktada aslında İsrail'e tavır koyması, pratikte İsrail'e daha büyük bir fren olacak bir mekanizma. Dolayısıyla buradaki ülkelerin, İsrail'le ilişkilerini değil, olmayan ilişkilerini değil, İsrail'i destekleyen ülkelerle olan ilişkilerini kullanarak bir strateji geliştirmeleri, bunun üzerinden baskı üretilmesi meselesini gündemde tutuyoruz” dedi.

“Bu ilişkilerin aslında bir noktada artık İsrail'i frenleme için kullanılması elzem” ifadesini kullanan Fidan, birçok ülkenin Batı ve ABD ile güçlü bağları bulunduğunu, bunların bu yönde kullanılması gerektiğini dile getirdi.

Filistin’in devlet olarak tanınması sürecine de değinen Fidan, Gazze’de yaşananlarla bu sürecin bir çelişki oluşturduğunu belirterek, “Bir taraftan Filistin'i devlet olarak tanıyorsunuz diğer taraftan Filistin devletinin asli unsuru olan insan unsurunun yok olmasına en azından bir parçasını da Gazze'de göz yumuyorsunuz. Burada bir tezat var” dedi.

Fidan, iki devletli çözüm önerisinin kalıcı barış için tek yol olduğunu vurgulayarak, bu yaklaşımın giderek daha fazla ülke tarafından kabul gördüğünü söyledi. Ancak İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’daki tavırlarının bu fikri zayıflatmayı amaçladığını ifade etti.

Toplantı kapsamında birçok ikili görüşme de yapıldığını belirten Fidan, Mısır, Irak, İran, Suriye ve Afrika ülkeleriyle gündemin ele alındığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile de temaslarda bulunduğunu aktaran Fidan, Irak seçimleri öncesinde ikili işbirliği, terörle mücadele, enerji ve su konularının öne çıktığını ifade etti.

Suriye bağlamında da değerlendirmelerde bulunan Fidan, “Suriye'de bir dönem bitti, bir dönem başladı ama daha kolay bir dönem başlamadı. Meydan okuması çok daha yüksek. Sorun alanları çok daha belirginleşmiş, net bir dönem başladı. Burada Türkiye'nin sorumluluğu yüksek” dedi.

Suriye’nin güvenliği ve toprak bütünlüğüne olan bağlılığı yeniden vurgulayan Fidan, ülkenin yatırım, kamu kapasitesi ve altyapı açısından ciddi ihtiyaçlarının olduğunu kaydetti. Güvenlik ve siyasal istikrar sağlanmadan bu alanlarda ilerleme kaydedilemeyeceğini de sözlerine ekledi.