Uzmanlara göre Pekin’in denizcilikteki hızlı yükselişi, küresel deniz güç dengelerinde köklü değişimlerin habercisi niteliğinde.
Donanma kapasitesinde tarihi sıçrama
Londra merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) denizcilik uzmanı Nick Childs, Çin’in gemi inşa kapasitesini “olağanüstü” olarak nitelendiriyor. Childs, “Çin’in gemi inşa kapasitesi, Amerika Birleşik Devletleri’nin toplam kapasitesinin yaklaşık 200 katı” ifadelerini kullanıyor.
ABD Savunma Bakanlığı verilerine göre Çin donanması günümüzde 234 savaş gemisine sahipken, ABD’nin aktif filosu 219 gemide kalmış durumda. Bu tablo, Pekin’in yalnızca nicelik açısından değil, bölgesel nüfuz bakımından da ciddi bir güç konumuna ulaştığını gösteriyor.
Güney Çin Denizi’nde artan etki
Çin, dünyanın en işlek 10 limanından 7’sini kendi kıyılarında barındırıyor. Bu lojistik üstünlük, Pekin’in Güney Çin Denizi ve çevresindeki stratejik hamlelerini kolaylaştırıyor. Devlet Başkanı Şi Cinping’in “Çin dalgalara hükmetmeli” söylemi ise bu stratejinin temelini oluşturuyor.
Son yıllarda elde edilen uydu görüntüleri, özellikle Hainan Adası’ndaki Yulin deniz üssünde yapılan büyük altyapı yatırımlarına işaret ediyor. Yeni iskeleler ve nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip Jin sınıfı denizaltıların burada konuşlandırılacağına dair güçlü sinyaller dikkat çekiyor.
ABD’nin stratejik yanıt arayışı
Washington yönetimi, Çin’in hızla yükselen deniz gücünü yakından takip ediyor. Nick Childs, “ABD Donanması hâlâ önemli avantajlara sahip, ancak Çin ile arasındaki kapasite farkı hızla kapanıyor. Amerika, buna yanıt verecek etkili bir strateji bulmakta zorlanıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin gemi inşa sanayisini güçlendirmek amacıyla bir başkanlık kararnamesi imzaladı. Ancak uzmanlar, bu hedefin kısa vadede hayata geçirilmesinin “son derece zorlu” olduğuna dikkat çekiyor.
Teknoloji ve kapasite dengesi
Her ne kadar Çin gemi sayısında öne geçmiş olsa da, ABD filosu tonaj ve ileri teknoloji bakımından hâlâ üstünlüğünü koruyor. Özellikle uçak gemileri ve nükleer denizaltı teknolojisi alanında Washington’un belirgin avantajları bulunuyor. Buna karşın Pekin’in, insansız su altı sistemleri ve hipersonik silahlar gibi yeni teknolojilere yönelmesi, önümüzdeki yıllarda denizcilikteki güç dengesini daha karmaşık bir hale getirebilir.