18. yüzyılın sonlarında, Osmanlı Devleti hem iç hem de dış zorluklarla mücadele ederken, Fransız general Napolyon Bonapart 1798 yılında Mısır’ı işgal ederek doğuya doğru ilerlemeye başladı. Napolyon’un hedefi, tüm Doğu’yu ele geçirip Hindistan yolunu açmaktı. Ancak bu hayaller, güçlü bir Osmanlı savunmasıyla karşılaştı.
Bölgeyi çok iyi bilen Osmanlı seraskeri Cezzar Ahmed Paşa, Napolyon’un 1799’da Akka önlerine geldiği anda şehri savunmak için hazırlıklara başladı. Napolyon, Akka’yı kolayca almayı planlarken, Cezzar Ahmed Paşa teslim olmayı reddetti ve “Gücümüz yeter, bu şehir düşmeyecek” dedi.
Osmanlı’nın yeni düzenli ordusu Nizam-ı Cedid askerleri ile İngiliz donanmasının desteğiyle şehir surları güçlendirildi, hendekler kazıldı ve sağlam bir savunma hattı oluşturuldu.
Günler süren kuşatma sonunda, ağır kayıplar veren Napolyon, 51 gün sonra 20 Mayıs 1799’da kuşatmayı kaldırıp geri çekilmek zorunda kaldı.
Bu yenilgi, Napolyon’un Doğu hayallerinin sonunu getirdi. Cezzar Ahmed Paşa’nın cesur direnişi, sadece Akka’yı değil, Osmanlı’nın Doğu’daki hakimiyetini de korudu.
Napolyon, “Akka’da durdurulmasaydım, bütün Doğu’yu ele geçirirdim” diyerek yenilgiyi kabul etti.
Osmanlı Devleti, büyük iç sorunlara rağmen önemli bir zafer kazandı ve Cezzar Ahmed Paşa, “İslam’ın müdafisi” olarak tarihe geçti.