Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkileri Türkiye’de de hissedilmeye devam ediyor. Bu tehditlere karşı önlem almak amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda uluslararası kuruluşlarla çeşitli projeler yürütülüyor.
Bu kapsamda, Dünya Bankası’nın 600 milyon dolarlık finansman desteğiyle Türkiye Taşkın ve Kuraklık Yönetimi Projesi başlatıldı. Proje ile taşkın ve kuraklık risklerinin azaltılması, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı toplumun ve altyapının dayanıklılığının artırılması ve kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi amaçlanıyor.
Projeyle doğa temelli çözümler, modern erken uyarı sistemleri ve kuraklık izleme teknolojileri kullanılarak Türkiye’nin su yönetimi alanındaki direncinin artırılması hedefleniyor. DSİ ve Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen proje dört bileşenden oluşuyor. İlk bileşen taşkın yönetimi olurken, bu kapsamda farklı illerde taşkın kontrol tesisleri yapılacak, doğa temelli çözümler uygulanacak, erken uyarı sistemleri geliştirilecek ve akım gözlem istasyonları modernize edilecek.
Kuraklık yönetimi bileşeninde ise Ceyhan Havzası pilot bölge olarak seçildi. Burada oluşturulacak kuraklık tahmin ve erken uyarı sisteminin ülke geneline yaygınlaştırılması planlanıyor. Projenin 2031 yılı sonuna kadar tamamlanması öngörülüyor.
Dünya Bankası ile iş birliği çerçevesinde Türkiye’de sulama modernizasyonu, su verimliliği ve taşkın kontrolüne yönelik projeler de hayata geçirildi. Bu projelerin yatırım bedelinin yaklaşık 100 milyar lira olduğu, 1,6 milyon dekar alanda sulama modernizasyonu gerçekleştirileceği ve 23 ilde taşkın kontrol çalışmalarının yürütüleceği bildirildi.
Artvin Çoruh Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aydın Tüfekçioğlu projeyi değerlendirerek, afet risklerinin belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Tüfekçioğlu, "Çünkü bir an önce yanlış yerlerde yapılmış binaların yıkılması gerekiyor. Ciddi anlamda dere yataklarında illegal girişler var" dedi.
Karadeniz Bölgesi’ndeki risklere işaret eden Tüfekçioğlu, "Bu bölgelerdeki binaların belirlenip bir an önce boşaltılması gerekiyor. Gerekirse buraların kamulaştırılması lazım. Baktığımız zaman kamulaştırma maliyeti, selin vermiş olduğu zarardan daha ucuz. Bir an önce arazilerin gerekirse kamulaştırılıp dere yataklarının genişletilmesi gerekiyor. Eski yatakların şu andaki suyu karşılama şansı yok. Çünkü iklim değişti, daha fazla ve şiddetli yağış var" ifadelerini kullandı.
Şehirlerdeki betonlaşmaya da dikkat çeken Tüfekçioğlu, "Şehirler büyüdü. Yeşil alan şehirlerimizde çok az. Öyle olunca çatı alanı, beton alanı bunların hepsi yüzeysel akış üretiyor, su üretiyor. Yani toprağa giren su artık direkt derelere doğru akmaya başlıyor. Onları da katınca bu sefer derelerde çok ciddi bir su yükü oluştu. Olası taşkınların olumsuz etkilerinin azaltılması için altyapıların genişletilmesi, büyütülmesi gerekiyor. Dolayısıyla böyle projelere çok ciddi anlamda ihtiyaç var" değerlendirmesini yaptı.
İklim değişikliğinin yağış düzeylerini ve karakterini değiştirdiğini söyleyen Tüfekçioğlu, Doğu Karadeniz’de yağışların şiddeti ve süresinde artış olduğunu, yağış azalsa bile şiddetli olduğunda sel oluştuğunu belirtti. Bu proje ile şehirlerin yapısı ve yağış düzensizliğine karşı bütünleşik çözümler üretilmesi gerektiğini kaydetti.